Fuat ERDOĞAN'ı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

Devrimci Sol Anlatıyor:

 

Fuat'ı tanıyanlar, dünyaya yetecek kadar insan ve yaşam sevgisine, kararlılığına, inancına tanık olmuşlardır. Yüreğine sığmayan bu sevgi, yoldaşlarının yanında kararlılık ve inanca, düşmanlarına karşı ise acımasız bir öfkeye, patlamaya hazır bir bombaya dönüşürdü. Onun bu öfkesinden, patlamaya hazır bomba gibi yüreğinden korkan alçaklar sürüsü bu nedenle sağ yakalamayı göze alamadılar. İki patlamaya hazır yürekle birlikte katlettiler.

Şu sözcükler onu ifade etmeye yetiyor: "insan güzeli, dava adamı Fuat." Gerektiğinde elde kalem savunma yapan, gerektiğinde elde silah savaşan... Alabildiğine sabırlı, emekçi, "olmaz"ı bilmeyen bir insan. Çocuk, yaşlı demeden herkesle ilgilenmeyi, eğitmeyi, emek vermeyi tutku haline getiren bir yoldaşımız...

O, 28 Eylül günü katledildiğinde yüreğimiz bir kez daha kin ve öfkeyle bilendi. Söz veriyoruz ona, bu vatanda er geç, gerektiğinde elde kalem, gerektiğinde silah, gerçekleştirmeye çalıştığı halkın adaletinin hükmü olacak.

 

(Yukarıdaki anlatım, Devrimci Sol'un 3 Ekim 1994 tarihli 78 No'lu açıklamasından alınmıştır.)

 

***

 

Zeynep Arıkan (Ölüm orucu şehidi) Anlatıyor:

 

Onu tanıdığımda bir avukat olduğunu hiç düşünmemiştim. Avukat dediğimde bürokrat bir dil, bürokrat bir görüntü gelirdi aklıma. Konuşma tarzları, giyinişleri, yaşayışlarıyla tanıdığım kimi avukatlar bana bu izlenimi vermişti ve onları bir türlü biz kavramının içine yerleştiremiyordum. Tepeden bakışları, bizimle muhatap olmamaları rahatsız ederdi beni. Fuat Kurtuluşa ilk geldiğinde kendisine biraz büyük gelen takım elbisesinin içinde emanet gibi dururdu. Bir çift düğmeye benzeyen gözleri hiç yerinde durmuyor, dudaklarındaki gülümsemeye eşlik ederek odayı, onun içindekileri, eşyaları tanımaya çalışıyor, bakışları habire yer değiştiriyordu. Yüzündeki derinleşmiş çizgileriyle yıllardır toprakta çalışmış bir köy emekçisine benzeyen bu insana avukat demek için bin şahit gerekirdi.

İlk geldiği sıralar siz diye hitap ediyordu pek çok insanımıza. İstemiyorduk, siz sözündeki resmiyeti bürokrasiyi onun sıcaklığına dostluğuna yakıştıramıyorduk, ama birşey de demiyorduk. Sonunda o bizi, biz onu tanıdıkça yoldaşça sohbetlere başladık. Fuat bir türlü biz kavramı içine sokamadığım avukatlara bakış açımı değiştirdi, o bir avukattan önce bir devrimci, bir Devrimci Solcu idi. Yaptığı işi özenle emek vererek yaptığını bilirdik. Özellikle mahkemelere gidip gelirkenki ruh halini görür, birini tahliye ettirmişse keyfini fark ederdik. Ceza alanların ardından yaşadığı üzüntüyü gözünden okurduk. Hele cezaevine gideceği zaman yaşadığı heyecanı görmek gerekirdi. Bu heyecanı neredeyse biz de onunla yaşardık, yüzündeki çizgiler derinleşmiş, çevreye kaygılı ve sıkıntılı gözlerle bakıyorsa yine mahkemede bir şey var ya da birisi ceza aldı veya tutsaklara saldırdılar derdik. Bu tahminlerimizde de yanılmazdık çünkü Fuat normalde hep güleç yüzlü olurdu.

Partimiz, önderimiz, şehitlerimiz ve savaşçılarımıza ilişkin konuşmalarındaki coşkusu belirgindi, militan coşkusu hemen dışarı vururdu. İşte o zaman anlardık ki mesleğindeki görevini layıkıyla yapıyordu ama onun gönlünde başka şeyler sıcak savaşın içine girme tutkusu vardı.

Büroya telefon ettiğimizde sesinde tüm resmiyeti yansırdı. O ilk günler tanıdığımız Fuat olurdu telefonda, büyük bir ciddiyette dinlerdik. Ancak içimizden de gülmek gelirdi. Hak verirdik vermesine de yine de yakıştıramazdık Fuata, çünkü onu avukat olarak kabul edemedik, çünkü o bizim için hep eylem adamıydı

Avukat Fuat, gerilla Fuat oldu, onun nasıl avukatlığın hakkını vererek yaptığını biliyorsam gerillada da aynı Fuat olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü o bir görev adamı, o bir örgüt insanıydı. İçinde devrim olan bir Devrimci Solcuydu, o gerilla avukatımızdı ve inandığı gerçek adaletin peşine düşmüştü.

Partiden öğrendiğim kadarıyla şehit olmadan kısa bir süre önce komutanları Bedii Cengizi şehit verdiler, partiyi ilan etmek için hazırlanıyorlardı, eylemleri güçlü bir vuruş, partiye yakışır bir çıkış olacaktı, eylemden bir gün önce komutanlarını şehit verdiler ve eylemi iptal etmek zorunda kaldılar. Kısa bir süre sonra da Fuat İsmet ve Elmasla birlikte komutanlarının peşi sıra şehitler kervanına katıldılar.

 

Geri